29 Haziran 2009 Pazartesi

Bölüm 13 - Bunun Adı Aşk

Uyandığımda henüz işe gitmemişti. Hâlâ yataktaydı. Aynı zamanda kalktık. "Bir şeyler yiyelim." dedi. O gün işe biraz geç gideceğini söyledi. Ne güzel, en azından O'nu gitmeden biraz daha görebilecektim. Çünkü gece İzmit'e geri dönecektim. Odada otururken dolabını karıştığım için bana kızdı. Bir şey diyemedim tabi. Her ilişki kendi içinde farklıdır ancak O'nun Olcay'la olan ilişkisi bana çok suni, çok saçma geliyordu. Zaten O'nu benden başka herhangi biriyle düşünme fikri üzerime bir silahın şarjörünü üzerime boşaltmakla eşdeğerdi.
Evde kalan diğer adam işe gitmiş, O'nunla baş başa kalmıştık. İçeride televizyon izliyorduk. O sırada Olcay aradı ve O, onunla konuşmak için başka odaya geçti. Bu sahneyi görmektense, karanlık, soğuk ve eski bir tabutun içinde günlerce kilitli kalmayı tercih ederdim. Gerçi bunun gibi durumlarla karşılaşacağımı bilerek gelmiştim Eskişehir'e. Güçlü olmalıydım. Yanına gittim. Geldiğimi görünce başka bir odaya geçti. Eskiden ikimiz konuşurduk telefonda uzun uzun. Şimdi ise başkasıyla konuşuyor, başkası O'nu güldürüyordu. Bu dayanılamaz bir görüntüydü. Daha fazla duramadım ve odasına gidip yatağına uzandım. Uyumak istiyordum sadece, güzel şeyler hayal etmek, hâlâ beni sevdiğini düşünmek, hayatımın geri kalanında hep yanımda olacağını düşlemek...
Telefon konuşması bitmiş, odaya gelmişti. Aniden, hiç beklemediğim birşey oldu. Oturduğu yerden kalktı ve gelip yanıma uzanıverdi! Vücutlarımız birbirine dokunmasa da, nefesini hissedebiliyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlarken, ellerim terden sırılsıklam olmuştu bile, derken vücudunu, O'nu arkamda hissedebileceğim kadar
bedenime yaklaştırdı. "Beni son bir kez istiyor musun?" diye sordu. "Ne yapıyorsun?" dedim kalkarak. O da hemen benden uzaklaştı ve "Haklısın, boşver" dedi. Ancak bu sözler sadece ağzından çıktı, çünkü gözleri gözlerimin içine bakıyor ve kendini zar zor tuttuğu çok belli oluyordu. Ne yapmalıydım? Sevgilim, sonunda gururunu yenmişti galiba. Olmayacağını bildiği bir şeyin peşinden gitmekten vaz mı geçmişti? Ama o zaman neden "son kez" demişti? Galiba bu şekilde ayrılmak istemiyordu. Ben zaten O'nunla barışmaya, O'na doya doya sarılmaya gelmiştim. Evdeki hesap çarşıya uymamıştı.
Derken beni öpmeye başladı ama bu çok kısa sürdü zira aniden kendini geri çekti ve "Ne yapıyorum ben? Benim bir sevgilim var" dedi sesli olarak. "Hayır, senin sevgilin benim, diğer kişi için kendini tutma n'olur" dedim. O'nunla beraber olma arzusu kaplamıştı her yerimi. O'ndan hiç beklemediğim ancak oradaki tüm zamanım boyunca umduğum şekilde davranıyordu. Tekrar beni öpmeye başlamıştı. Deliler gibi, sanki ilk defa öpüşüyormuşçasına öpüyorduk birbirimizi. Yanlış birşey yaptığımı düşünmüyordum, hâlâ da düşünmüyorum. O'nu ölesiye özlemişken, bu kısa zamanda O'na doyabilmem imkansızdı. İnanamıyorum, sanki dünkü o buz dağı gitmiş, eski sevgilim geri gelmişti. Sanki o kötü olaylar hiç yaşanmamış, aramıza üçüncü bir kişi hiç girmemişti. Biliyordum, bu istisnai bir durumdu. Dünyalar benim olmuştu sanki.
Aşık olduğum insan, bu kadar şeye rağmen yine kollarımın arasındaydı ve çok kısa bir süreliğine de olsa yine eski günlerimize geri dönmüştük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder