27 Haziran 2009 Cumartesi

Bölüm 11 - Kapatılmamış Dosyalar

Otobüsten iner inmez, hemen tramvaya atladım. Daha önce Eskişehir'e geldiğim için, evinin yerini biliyordum. Ancak acele etmem gerekiyordu. Zaman ilerliyordu ve eğer işe gitmeden önce yetişemezsem görüşemeyebilirdik. Tramvaydan indiğimde neredeyse koşar adım ilerliyordum. Yaklaşık on dakikalık heyecanlı bir yürüyüşün ardından evine vardım. Telefonuna mesaj atıp kapının önünde olduğumu söyledim. Acaba evde mi diye düşünürken apartman kapısı açıldı. Koşa koşa merdivenleri çıktım. İşe beraber gittiği adam kapıda çıkmak için hazırlanıyordu. Derken arkada O'nu gördüm. Adam hazırlanıp aşağıya indi ve ben de içeri girdim. Şaşkındı, bembeyazdı ve buz gibiydi. Gerçekten O'nu hiç bu kadar şok olmuş bir halde görmemiştim. "Hoşgeldin demeyecek misin?" dedim. "Hoşgeldin" derken O'na sarıldım ancak o ellerini atmadı. "Neyse benim çıkmam lazım, sen evde takıl" dedi ve işe gitti.
Koca evde tek başıma kalmıştım. Seviniyordum. Çünkü en azından O'nu görebilmiştim, konuşamamıştık belki ama en azından akşam geldiğinde konuşabileceğimizi düşünüyordum. Telefonuna bir mesaj attım. "Geldiğime sevinmedin mi?" yazmıştım. "Hayır, neden geldin ki her şeyi mahvedeceksin." diye bir cevap geldi. "Ben aramızı düzeltmek için geldim." dedim. "Bunun için çok geç." cümlesi geldi cevap olarak. İstemiyorsa gidebileceğimi söyledim. Gitmememi, O'nu beklememi söyledi. Bekleyecektim. Sonuçta buraya O'nun gerçek düşüncelerini öğrenmeye gelmiştim, neler hissettiğini, neden böyle davrandığını. O'nun sevdiğim bir özelliği vardı aslında. Ayrılmış bile olsak bana asla "Seni görmek istemiyorum, çek git!" tarzında cümleler kurmamıştı. Evinde birkaç saat geçirmeme izin vermesi iyiye işaret miydi? Yoksa geçmişte yaşadıklarımızın hatrına mı böyle davranıyordu? Çünkü en küçük iyiliği bile bana umut olmaya yetecekti.
Akşam olmasını beklerken, zaman geçirmek için evi toplayıp temizlik yaptım. Dolabını düzenlerken sevgilisinin O'na yazdığı notları buldum. Aslında karıştırmamam gerekiyordu ama ben O'nun şu an benim sevgilim olmadığı gerçeğini henüz kabullenememiştim. Kabullenemeyecektim de. Daha sonra yaptığımın yanlış olduğunu anlayıp, okuduğum notu yerine koydum. O'nu bir şekilde etkilemeli, tekrar bana dönmesini sağlamalıydım. Bu zamana kadar neden bekledim? Neden inatçı bir keçi gibi davrandım? Hatalıydım ama tek suçlu değildim. O'na sevdiği yemeği pişirdim. Derken, adamla birlikte geldiler. Sabahki gibi, soğuktu. Sıcak davranmasını beklemiyordum. Sadece benimle konuşmasını istiyordum. Odada O'na bundan bahsettiğimde "Biraz içeride oturalım sonra konuşuruz." dedi.
İçeride otururken kafamda söyleyeceğim cümleleri düşünüyordum. Bir süre sonra beklemekten öylesine sıkıldım ki, odaya geçtim ve oturmaya başladım. İçimdekiler beni rahat bırakmıyordu çünkü. Vereceği cevaplar hep aklımı kurcalıyordu. Üzerimdeki baskı, hayatımın geri kalanın bu geceye bağlı olduğunu söylüyordu bana. Az sonra yanıma geldi ve nihayet konuşmaya başladık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder