28 Haziran 2009 Pazar

Bölüm 12 - Üçüncü Kişi

Ben yatağında oturuyordum, O da karşımda, yerde otururken aynı zamanda laptopuyla ilgileniyordu. "Neden böyle oldu? Niye böyle yaptın?" diye sordum ilk başta. Geldiğimden beri devam eden soğukluğu, belki beni görmesiyle birlikte azalır diye umarken, gitgide artmaktaydı. Karşılıklı konuşmamız, bir ağız dalaşına dönüşüyordu. "Ne yapmalıydım? Seni unutmam gerekiyordu." dedi. Beni unutmak zorunda değildin, tekrar beraber olabilirdik gibi cümleler kurmam, O'nu etkilememişti.
En çok kızdığım nokta, belki de aramızda çözeceğimiz bir meseleye üçüncü kişileri dahil etmesiydi. Emindim, adım kadar emindim beni sevdiğine. Konuşurken O'na "Aşkım" diye hitap ettikçe, "Bana aşkım deme." diyerek sinirleniyordu. Aşkımdı benim hâlâ, sevdiğim kişiydi. Hayatında başka biri olsa da ben onu çok seviyordum. O'na arkadaşımmış gibi davranamazdım. Dakikalar geçtikçe, konuşmak zorlaşıyordu. Boğazıma düğümlenen cümleler, yutkunduğumda gözyaşlarımı tetikliyordu, derken ağlamaya başlamıştım. Bir yandan içimdekileri ortaya döküyor, bir yandan da O'nun ağzından çıkacak olumlu bir cümleyi bekliyordum. "İlişkimize neden üçüncü bir kişiyi dahil ettin?" diye sorduğumda aldığım cevap, daha fazla söylenecek birşey olmadığını anlatıyordu sanki bana. "Artık üçüncü kişi sensin." demişti.
"Ben seni çok seviyorum, geçmişte çok hatalı davrandım, belki şu an bir önemi yok ama yine de çok özür diliyorum. Böyle olsun asla istemezdim, n'olur bir şans daha ver bana." diye ağlıyordum. O'na olan sevgim, kocaman sevgim, gözlerimi bağlamıştı yine. "Beni sevmediğini söyle, istemediğini söyle, o zaman ısrar etmeyeceğim." dedim. Sustu, hiçbir şey söyleyemedi. Hıçkırarak ağlamak, nefes almamı bile zorlaştırmış, gözlerimden akan yaşlar gerçek manasıyla bir sele dönüşmüş, yüzümü ıslatmaktaydı. Hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Normalde içimden gelmedikçe ağlayamayan biriyim. Benden bir süre sonra O da ağlamaya başlamıştı. "Ne kadar üzdün beni haberin var mı?" diyordu. İkimiz de çok üzülmüş, çok yıpranmıştık gerçekten de. Yine de O'na söylediğim gibi, ne gerek vardı bir başkasını bulmasına, zorlama bir ilişki yaşamasına? Belki de ilişkimizin yürümeyeceğinin benden çok daha önce farkına varmıştı. Belki de bendeki devam etme gücü O'nda artık kalmamıştı. Bilmiyordum. "Ben aynı durumda olsaydım, çok pişman olurdum. 'Neden yeni birisini buldum? Neden seni beklemedim?' derdim kendi kendime." dedim. "Şimdi pişman olmayacak mısın yaptıklarından?" diye sorduğumda cevap olarak "Senin yeni bir sevgilin olsa sen beni evine bile almazdın" dedi. Sevgi, seviyor olması. O'nda bu işareti hep yakaladım. O beni sevdiğini, beni önemsediğini her zaman bir şekilde hissettirdi bana. Zaman geçtikçe bunu hissedemez oldum. Yanlış işaretler aldım. Yapacak birşey kalmamıştı.
"Senden son birşey isteyebilir miyim aşkım?" dedim ağlayarak. Bana baktığında "Sana son bir kez sarılmak istiyorum, son bir kez." dedim. "Hayır!" dedi sertçe. Olmaz diyordu. Ağladım, yalvardım, "Başka birşey yapmayacağım sadece sarılacağım." dedim. Bu isteğimi geri çevirmemesini söyledim. Birkaç dakika süren ısrarımın ardından, O da istiyor olmalıydı ki, ayağa kalktı ve yanıma geldi. Ben de ayağa kalktım ve kollarımı omzuna attım. Sarıldım, sıkı sıkı, sanki hiç bırakmayacakmış gibi sarıldım O'na. O, ilk başta çok soğuk ve gevşek bir biçimde sarılsa da, sonradan arttırdı dozunu. Bir yandan ağlıyor, bir yandan sanki hiç ayrılmamışız gibi, sanki hâlâ sevgilimmiş gibi dolu dolu sarılıyor, bir yandan da "Neden böyle olduk biz?" diye soruyordum. Beni hâlâ sevdiğinden emin oldum o an. İnsan ancak sevdiği birisine bu kadar içten sarılabilirdi. Duyabiliyordum O'nu, "Neden bu kadar geç kaldın, beni neden bıraktın?" diyordu içindeki ses. Olan olmuştu, benim düzeltmek istediğim bundan sonrasıydı. Olcay, şimdiki sevgilisi, ona da yazık değil miydi? Esas, bize yazık değil miydi? "Tamam, bu kadar yeter." dedi ve kollarını bedenimden ayırdı.
"Sen artık beni istemesen de ben seni bekleyeceğim." dedim. "Bakalım, bu ilişkimde mutlu olabilecek miyim? Deneyip göreceğim. Ondan sonra karar vereceğim." dedi. Ne demekti bu? "Eğer olmazsa, senle tekrar deneriz." mi demek istiyordu? Bunu duymak çok acı verici olsa da, O'nu geri kazanmak için her türlü zorluğa hazırdım. Ama o zaman, hiç bu kadar zor olabileceğini düşünmemiştim.
"Ben artık gideyim." dedim. "Hayır, burada kal." diye cevap verdi. Sevinmiştim tabi. O'nu hâlâ sevgilim gibi, sanki hiçbir şey olmamış gibi görüyordum. Önceden beraber uyuduğumuz yatakta, tek başıma yatacağımı öğrendim. O kendine yerde yatak hazırlamıştı. Uyumasını izlerken sessiz sessiz ağlıyordum. O gece O'nunla beraber, O'na sarılarak uyuyabilmek için her şeyimi verirdim. O'nun kokusunu duymak O kadar iyi gelirdi ki o an. Hele bu yaşadığım üzüntüden sonra yaralarımı sarabilecek bir tek O vardı. Sanki yanında yatıyormuş gibi huzurlu ama O'na bir daha asla dokunamayacakmış gibi harap olmuş bir biçimde uykuya daldım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder