1 Temmuz 2009 Çarşamba

Bölüm 14 - Güle Güle Sevgilim

"Aramızda olanları kimseye söyleme yoksa beni bir daha göremezsin." dedi bana. "Tamam." dedim. Hâlâ inanamıyordum. Sevgilimi bir an için de olsa geri kazanmış ve şimdi yine kaybediyordum. İşe gidecekti artık. Hazırlandıktan sonra kapıya kadar yanında gittim. Çıkarken sıkıca sarıldı bana, gözlerimin içine baktı ve öptü beni. Biliyordum bunlar sondu. Sonra tekrar eskisi gibi olacaktı. O işe gittiğinde ben de arkadaşım Muzaffer'le görüşmek için dışarı çıktım. Buluştuğumuzda yabancı olduğun bir yerde bir dostu görmenin verdiği sevinci yaşıyordum.
Bir cafede oturduk, uzun uzun sohbet ettik. Dertleştik. İlişkimin gidişhatından az çok haberi vardı ancak güncel meseleler ve özellikle sabah yaşadıklarımızdan bahsetmedim Muzaffer'e. Yaşadığım bir anlık mutluluğu paylaşmak istesem de, ona bir söz vermiştim. Eskişehir'de olduğum duyulsa, yeni ilişkisi zarar görebilirdi. Umrumda mıydı? Değildi aslında. O'nun benden başkasıyla mutlu olabileceği fikri hiçbir zaman inandırıcı gelmeyecekti bana.
Eğer Eskişehir'e bir daha gelirsem, o zaman görüşme dileklerimle ayrıldım Muzaffer'den. Onunla buluşacaktım. Telefon etti, işten çıktığını, az sonra yanıma geleceğini söyledi. Buluştuk. Yemek yedik. Dün sabahki soğukluğu yoktu artık. Sıcaktı, hatta ben orada olduğum için mutlu olmuş gibiydi. Ama duygularını hiç belli etmiyordu. Bana merhamet göstermesi, sadece eski sevgilisi olduğum içindi belki de. Yemek yerken, Olcay'la gelecek planlarından bahsetti. Birlikte yapmayı hayal ettiğimiz şeyleri onunla yapacaktı belki de. Başka biri olsa bunca olaydan sonra hâlâ O'ndan birşeyler ummazdı ama işte O'nu deliler gibi seven ben, kendime engel olamıyordum. Bazı şeyleri mantığım almasa da, kalbim yapmamı söylüyordu. Hep kalbimi dinledim. "Elimden geleni yaptım, artık herşey O'na bağlı" dedim hep kendi kendime.
Dönüş vaktim yaklaşıyordu. Hava çok soğuk olduğundan, kulaklık almak için bir dükkana girdik. Bana da alacaktı ancak ben "Gerek yok" dedim. Hâlâ beni düşündüğünü, önemsediğini biliyordum. Bu, içten içe umutlanmamı sağlıyordu. Eve dönüp, eşyalarımı hazırladıktan sonra birlikte evden çıktık. Beni servise bindirecekti. Servisi beklerken son bir konuşma yaptık. "Seni bir daha görebilecek miyim?" diye sordum. "Bilmiyorum." dedi. Vay be! Hayatımın geri kalanını etkileyecek Eskişehir ziyaretim, sona eriyordu. Evet, yapmak istediklerimin hepsini yapmış, tüm istediklerimi gerçekleştirmiştim. O'nu görebilmiş, söylemek istediklerimi söyleyebilmiştim. Artık herşey O'na bağlıydı. Sevgilisinden ayrılsa da ayrılmasa da en azından içim rahattı. Elimden geleni yapmıştım. Üzgündüm aslında, çok üzgündüm. Belki de O'nu bir daha göremeyecektim. Olsun, tüm yaşadıklarımız güzeldi. Kötü günlerimizi hatırlamıyordum bile. "Kendine çok iyi bak" dedim. O'nunla vedalaştıktan sonra servise bindim ve son iki günümü dolduran bir dönem böylece kapanmış oldu.

1 yorum: