19 Temmuz 2009 Pazar

Bölüm 19 - Sil Baştan

Günler geçiyor, ben okuluma devam ediyordum, O da çalışmaya. İlişkimiz, yaralarını sarmıştı. Saksısı değiştirilen bir çiçek gibi hayatta kalma mücadelesi vermiş ve bu mücadeleyi kazanmıştı. Yaşanan günler çok zordu, çok kırıcıydı. Şimdi bizim o günleri unutup atlatmamız için birbirimize ihtiyacımız vardı.
Ayrı olduğumuz dönemde, İzmir'den çok yakın arkadaşım olan ve Eskişehir'de çalışmakta olan Şule'ye açılmıştım. Uzun süredir böyle bir düşüncem vardı ancak bir türlü kendimde o cesareti bulamamıştım. Şule'nin annesi aynı zamanda çok yakın aile dostumuz olduğundan, Şule ailemi çok yakından tanıyordu. Onların bu durum üzerine olası tepkilerinden, benim nasıl davranmam gerektiğinden bahsettik. O'nunla olan durumları da biliyordu. Barıştık, tekrar görüşmeye başladık derken kendimi yine Eskişehir'de bulduğum bir gün, Şule'yle O'nu tanıştırma zamanı gelmişti artık.
Şule'yle buluştuktan sonra O işten gelene kadar evde beklemeye karar verdik. Aslında heyecanlıydım sonuçta ilk kez göreceklerdi birbirlerini. Şule'yle erkek arkadaşımı tanıştırıyor olma fikri zaten başlı başına bir heyecandı. Telefonuma mesaj geldi ve O, beni alabileceğini söyledi. Şule'yle beraber çıktık, O'nun söylediği yere geldiğimizde ilk tanışma faslı oldu. Tabi işten yeni çıkmış ve yorgun olduğundan, akşam için buluşma kararı aldık ve ben O'nunla birlikte eve geldim. İşyerinden arkadaşı da evde kalıyordu. Bu bir sorun değildi tabi sonuçta biz O'nun odasında rahat olabiliyorduk. Yemek yiyip hazırlandıktan sonra, Şule'yle buluşmak için dışarı çıktık. Dış görünüşüne her zaman dikkat ettiğinden, çok iyi hazırlanmıştı bu buluşma için. Şule'yle görüşmemiz, başından sonuna kadar güzel geçti. İyi, sıcak bir sohbet sonucunda, birbirlerini sevmişlerdi galiba. Eve döndüğümüzde, O durumdan memnundu.
Eskişehir'e yaptığım birkaç ziyaretimde de Şule'yle görüşmelerimizi yineledik. Onun dışında zaman pek farklı geçmiyordu. Ben evde O'nun işten gelmesini beklerken, yemek yapıyor, ortalığı topluyordum. Olanları görmezden gelmek, sanki hiç yaşanmamış kabul etmek zorundaydım. O'nunla güzel günler geçireceğimize inandığım için, böyle davranmalıydım. Ama yine de sorunlar çıkıyordu bazen. Dolabında bulduğum, eski sevgilisine ait notları atmayı ilk başka kabul etmemişti. "Onları anı olarak saklıyorum." demişti bana. İçim burkulsa da, zorla bir şey yaptıramazdım. Daha sonraki bir gelişimde, düşüncesi değişmişti. Eski sevgilisine ait herşeyi toplamış ve atmıştı. Hatta tanıştıktan hemen sonra aldıkları, beni en derinden yaralayan yüzüğünü bile sokakta bir çöp kutusuna atıvermişti. Bence sahte bir ilişkinin sonucunda yaşananların böyle olması çok doğaldı.
Bizim ilişkimizde ise artık birbirimize malesef hiç güvenmiyorduk. Telefonu ne zaman çalsa, ne zaman mesaj gelse, sanki hep benden gizli bir işler çeviriyormuş hissine kapılıyordum. Ayrıca, barıştıktan sonra Eskişehir'e geldiğimde, Muzaffer'le buluştuğum bir gün, Muzeffer'e aramızın düzeldiğinden bahsetmememi istemişti. Böyle bunun gibi bir sürü küçük olay, beni tam bir paranoyak yapmıştı. Görüştüğü arkadaşlarına da güvenmiyordum. Beni sevse bile, aklından geçen düşünceleri tahmin edemiyordum. Her zaman bir arayış içindeydi, bunu fark etmem zor olmadı. Ancak, O'nu kaybetmemek için, çok sıkmak istemiyordum. Belki bu zamana kadar yaptıklarım O'nun egosunu baya bir kabartmıştı ama, bunları yapmasam da hep kendimi suçlayacaktım belki de. Beni her fırsatta beğendiğini söylese de, bende bulamadığı şeyleri dışarıda arayacağını biliyordum. Nitekim, sonumuzu hazırlayan bu durum, aslında ilişkimizin en başından beri belliydi. İkimiz de sadece olayları görmezden geliyorduk.
Okulum kapanıp, yaz okuluna kadar sürecek olan birkaç haftalık tatilimde, İzmir'e çağırdım O'nu. İşinden dolayı okulum varken hiç İzmit'e gelememişti, en azından birkaç gün yazlığa gider, dinleniriz diye düşünmüştüm. Zaten O da kısa da olsa bir tatili çok istiyordu. O'nu karşılamak için evden çıkıp otogara gittim. Biraz bekledikten sonra içinde olduğu otobüs perona yanaştı. Otobüsten indiğinde, O'nunla ilk tanıştığımız zaman aklıma geldi. Benim için, hiç tanımadığı biri için otobüse atlayıp gelmişti. İnandığı birşeyler vardı çünkü, hissettiği şeyler, aradığı şeyler. O'nun, ilk günkü haline dönmesi için herşeyimi verirdim, ancak bu artık imkansızdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder