29 Temmuz 2009 Çarşamba

Bölüm 22 - Yollar

Son olmasını umduğum yaz okulum başlamıştı. O Eskişehir'de, ben İzmit'te günlerimi geçirirken, bulduğum ilk fırsatta yanına gittim. Yine buluşmuştuk. Güzel vakit geçiriyorduk. O işten eve gelene kadar ben evde takılıyordum, yemek yapıyordum, dışarıda geziyordum. Eve döndüğünde, beraber yemek yedikten sonra dışarı çıkıyorduk. Bir akşam Şule'yle görüştük. İş yerinden izin aldığı bir gün beraber hamama gittik. O günü hiç unutamıyorum. Yaz sıcağında hamama gitmek pek iyi bir fikir değildi belki ama O'nunla beraber olmak, ne koşulda olursa olsun çok mükemmeldi.
İzmit'e geri döndüğümde, zaman zaman pürüzlü giden ilişkimizin bu aşamasındaki sorunları artık tek başıma aşamayacağımı anlıyor gibiydim. Bu günlerde birileriyle konuşmaya çok ihtiyacım vardı ve uzun süredir düşündüğüm bir kararı hayata geçirmenin vakti gelmişti. Sınıftan çok yakın arkadaşım Duygu'yu akşam dışarı çağırdım. O akşam içim o kadar bunalmıştı ki birileriyle konuşmazsam patlayacak gibi hissediyordum. Duygu'ya söylemek istediğim herşeyi anlattım, zaten zamanında O'nunla da tanışmıştı. Söylediklerime çok şaşırdı, ancak beklediğim gibi olumsuz bir tepki göstermedi. Sevinmiştim, en azından beni anlayan ya da en azından artık dürüst olabileceğim birisi vardı çevremde.
Yaz okulum sonunda bitmişti ve ben soluğu yine Eskişehir'de almıştım. Stajım başlamadan önce O'nunla birkaç gün geçirmek istiyordum. Bu görüşmemizde unutamadığım anlar, sinemaya gittiğimiz zamanlar oldu. İki film izlemiştik ancak romantik olan beni derinden etkilemişti. İnsanı en çok üzen şeylerden biri, duygularının karşılıksız olması bence. O zamanlarda, bir şeylerin ters gittiğini, O'nun bana karşı soğumaya başladığını hissediyordum. Gerçi ilişkimizde durgun geçen zamanlar zaten çoktan bitmişti. O yüzden de hep diken üstündeydim. Yine de bakış açımın bu kadar dar olduğuna çok şaşırıyorum.
Olumsuz giden durumlara rağmen, O'nu sevmek her zaman çok güzel olmuştu benim için. Stajım başladığında, uygun olduğum zamanlarda telefonda konuşmamız, eski günlerimizi hatırlatırdı bana hep. O günlerden bugünlere ne değişmişti? Aslında O'nun değişmediğini fark ettim. Çünkü O ilk günden beri aynıydı. Sadece kendini o kadar gizlemişti ki, O'nu tamamen tanımama imkan vermemişti. Her geçen gün O'nu daha yakından tanıdıkça aslında neler yapabileceğini de az çok tahmin etmiştim. Ama yine de çok sığ düşündüğümün farkına vardım.
Zaman hızla geçiyordu yine. Stajım bitmişti ve ben yine Eskişehir'e gitmiştim. İlk defa çalıştığı yere gidecektim. Kocaman bir şantiye, bir sürü apartman. Etrafta çalışan işçilerden başka kimse yoktu. Artık telefonda konuştuğumuzda nerede olduğunu söylediğinde, o yeri kafamda hayal etmeme gerek kalmayacaktı. Akşamları gittiğimiz cafe, neredeyse Eskişehir'e her gittiğimde beraber gittiğimiz kuaför, hep bildiğim caddeler, artık beni Eskişehir'de yaşayan biri gibi hissettiriyordu. Yabancı değildim artık bu şehire. Bu kadar alıştığım yerden, bir gün kopmak zorunda kalacağımı hiç düşünmemiştim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder