Ameliyat günü yaklaştığında, abimle beraber Antalya’ya gittik. Hastanede işimiz biraz uzun sürdü, hatta bazı tahliller için başka bir şubeye yolladılar bizi. Ve o şube, O’nun evininin çok yakınındaydı. Dayanamadım ve “Bil bakalım şu anda neredeyim?” diye bir mesaj yazdım O’na. Bir süre sonra aradı. Ameliyat olacağımı önceden söylemiştim O’na ama şimdi ameliyata bu kadar yakın olmam O’nu da çok sevindirmişti, en azından bana söylediği buydu. O’nunla hep hayal ederdik bu günü, gözlerimin iyileşeceği, artık gözlük veya lens takmama gerek kalmayacağı günü. Ama O yanımda değildi.
O gün, internette tanışıp daha önce hiç görmediğim bir arkadaşım Sertuğ'la da görüştük. Akşam teyzemlere döndüğümde, ertesi günün heyecanı beni şimdiden sarmıştı. Öğlen olduğunda, yakın arkadaşım Bora ile buluştuk. Onunla da uzun zamandır görüşememiştik. Uzun uzun sohbet ettik, dertleştik. Bana O’nunla ilgili konularda en çok destek olan arkadaşlarımdan biriydi Bora ve benimle birlikte hastaneye gelecekti. Abimle buluştuktan sonra, ameliyata bir saat kala, bir alışveriş merkezine gittik. Bu alışveriş merkezi, O’nun beni hep götürdüğü, evlerinin yakınındaki alışveriş merkeziydi. Neyse ki O Antalya’da değildi. Eğer orada olsaydı, dayanamayıp evlerine bile giderdim belki de.
Ameliyat saatine dakikalar kala, içimdeki heyecan iyice artmıştı. Bora’nın orada olması, bana çok iyi bir moral olmuştu aslında. Derken ameliyata girdim ve çıktım. Zaten çok büyük bir operasyon değildi. İçeride yaşadıklarımı hiç unutamayacak olsam da, o an, etrafı artık başka bir şeye ihtiyacım olmadan görebilmenin ne kadar güzel olduğunu düşünmekteydim. Yol boyunca Bora ve abim bana yardımcı oldu. Maalesef Bora’yla ayrılma vaktimiz gelmişti. Vedalaştıktan sonra abimle beraber teyzemlere döndük. O gece zor vakitler geçiriyordum. Derken Kağan’ın mesajı geldi. Gözüm ışığa o kadar hassaslaşmıştı ki, gelen mesajı bile zar zor okuyabilmiştim. Cevap yazmam olanaksızdı, ben de en iyisi telefon edip durumumu bildireyim diye düşündüm. Kağanla ilk telefon konuşmamız bu şekilde gerçekleşmiş oldu.
Ameliyattan sonra hep O’ndan gelecek telefonu bekledim. Ertesi gün olmuş, neredeyse öğlen olacaktı. Beklediğim telefon nihayet geldi. Çok sıcak bir şekilde, geçmiş olsun dileklerini iletti bana. Mutluydu, bunu hissetmiştim. Keşke dedim içimden. Gerçi artık bunları düşünmek için çok geçti ama yine de o an yanımda olmasını hiç bu kadar çok istememiştim.
Antalya’daki işim bittikten sonra hemen İzmit’e geri döndüm. Bu günlerde Kağan’la olan sohbetimiz gitgide koyulaşmaktaydı. Okuldan geldiğim zamanlarda onunla telefonda konuşmak çok eğlenceliydi. Konuşkan biriydi bu yüzden onunla konuşurken hiç sıkılmıyordum. Birkaç hafta sonra çok sevdiğim iki arkadaşımın da doğum günü vardı üstelik aynı gün. Onlara pasta yapıp, eve çağırmayı düşünüyordum. Kağan’a bundan bahsettim, üstelik onunla yüz yüze tanışmak istediğimi de ekledim. “Eğer ayarlayabilirsem oraya gelebilirim.” dedi. Sevinmiştim. Ona karşı bir şeyler hissediyordum ve onunla tanışmak bu hislerimi bir sonraki aşamaya taşıyabilirdi. Bu heyecan, bu duygular, bunları tekrar yaşamak çok hoştu. Ancak Kağan’ın gelmesine sadece birkaç gün kala yaşadığım olay, bu görüşmenin üzerine bir kara bulut gibi çökecekti.
O gün, internette tanışıp daha önce hiç görmediğim bir arkadaşım Sertuğ'la da görüştük. Akşam teyzemlere döndüğümde, ertesi günün heyecanı beni şimdiden sarmıştı. Öğlen olduğunda, yakın arkadaşım Bora ile buluştuk. Onunla da uzun zamandır görüşememiştik. Uzun uzun sohbet ettik, dertleştik. Bana O’nunla ilgili konularda en çok destek olan arkadaşlarımdan biriydi Bora ve benimle birlikte hastaneye gelecekti. Abimle buluştuktan sonra, ameliyata bir saat kala, bir alışveriş merkezine gittik. Bu alışveriş merkezi, O’nun beni hep götürdüğü, evlerinin yakınındaki alışveriş merkeziydi. Neyse ki O Antalya’da değildi. Eğer orada olsaydı, dayanamayıp evlerine bile giderdim belki de.
Ameliyat saatine dakikalar kala, içimdeki heyecan iyice artmıştı. Bora’nın orada olması, bana çok iyi bir moral olmuştu aslında. Derken ameliyata girdim ve çıktım. Zaten çok büyük bir operasyon değildi. İçeride yaşadıklarımı hiç unutamayacak olsam da, o an, etrafı artık başka bir şeye ihtiyacım olmadan görebilmenin ne kadar güzel olduğunu düşünmekteydim. Yol boyunca Bora ve abim bana yardımcı oldu. Maalesef Bora’yla ayrılma vaktimiz gelmişti. Vedalaştıktan sonra abimle beraber teyzemlere döndük. O gece zor vakitler geçiriyordum. Derken Kağan’ın mesajı geldi. Gözüm ışığa o kadar hassaslaşmıştı ki, gelen mesajı bile zar zor okuyabilmiştim. Cevap yazmam olanaksızdı, ben de en iyisi telefon edip durumumu bildireyim diye düşündüm. Kağanla ilk telefon konuşmamız bu şekilde gerçekleşmiş oldu.
Ameliyattan sonra hep O’ndan gelecek telefonu bekledim. Ertesi gün olmuş, neredeyse öğlen olacaktı. Beklediğim telefon nihayet geldi. Çok sıcak bir şekilde, geçmiş olsun dileklerini iletti bana. Mutluydu, bunu hissetmiştim. Keşke dedim içimden. Gerçi artık bunları düşünmek için çok geçti ama yine de o an yanımda olmasını hiç bu kadar çok istememiştim.
Antalya’daki işim bittikten sonra hemen İzmit’e geri döndüm. Bu günlerde Kağan’la olan sohbetimiz gitgide koyulaşmaktaydı. Okuldan geldiğim zamanlarda onunla telefonda konuşmak çok eğlenceliydi. Konuşkan biriydi bu yüzden onunla konuşurken hiç sıkılmıyordum. Birkaç hafta sonra çok sevdiğim iki arkadaşımın da doğum günü vardı üstelik aynı gün. Onlara pasta yapıp, eve çağırmayı düşünüyordum. Kağan’a bundan bahsettim, üstelik onunla yüz yüze tanışmak istediğimi de ekledim. “Eğer ayarlayabilirsem oraya gelebilirim.” dedi. Sevinmiştim. Ona karşı bir şeyler hissediyordum ve onunla tanışmak bu hislerimi bir sonraki aşamaya taşıyabilirdi. Bu heyecan, bu duygular, bunları tekrar yaşamak çok hoştu. Ancak Kağan’ın gelmesine sadece birkaç gün kala yaşadığım olay, bu görüşmenin üzerine bir kara bulut gibi çökecekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder