12 Ağustos 2009 Çarşamba

Bölüm 25 - Son Nokta

Ufukta görünenler gibi uzaktı bana, telefondaki konuşmalarımız durağanlaşmıştı sanki. Sevgililer gününde, hele bir de geçen sene bu günde yaşadıklarımı düşündükten sonra, O’nunla beraber olamayışım yüreğimi burkuyordu. Okuldaki kursum nedeniyle İzmit’te olmak zorundaydım. Zaten hep zorunluluklar baltalamamış mıydı ilişkimizi? Sonu gelmeyen bekleyişler, gittikçe uzayan mesafeler, doğruluk payı içermeden kurulan cümleler, geçen olaylar, günler, geceler. Bu kadar olumsuzluğun arasında bana güç veren ve karanlıkta yolumu bulmamı sağlayan tek şey sevgimdi. Evet, sevgime güvendiğim kadar başka hiçbir şeye güvenmiyordum.
Yaşanan günler, sevgimi dahi sorgulamama neden oluyordu artık. Bir yerde takılı mı kalmıştım? Eskiye ait izler peşinde mi koşmaktaydım? O’nunla ilgilendiğimi artık belli edemiyor muydum? Uzun uzun düşündükten sonra, artık orada olmayan birini sevmekte olduğumu fark ettim. Boştu yeri, çoktan gitmişti. Gün içinde birbirinin hatırını soran, gününün nasıl geçtiğini anlatan iki kişiye dönüşmüştük. Karşımdaki, hayatımda bana o zamana kadar yaşamadığım tüm iyi ve kötü duyguları yaşatan kişi değildi sanki. Bu gidişata bir son vermek istiyordum. İkimizi eskiye döndürebilmek için bugüne kadar birçok kez emek harcadım. Bazen başardım, bazen olmadı. Olaylar kontrolümden çıktığında, benim de yapabilecek pek bir şeyim olmuyordu çünkü. Tek tesellim, elimden geleni yapmış olmanın verdiği huzurdu. Ama yine elimden gelenlerin yetersiz olacağı bir durumun içine sürüklenmiştim. Bu manzara beni çok korkutuyordu. Aynı zamanda da kendimi, sevgimi, ne istediğimi sorgulamama neden oluyordu.
İçimdeki sıkıntının doruğa ulaştığı bir günde, internetteki konuşmamız sırasında, moralinin bozuk olduğunu öğrendim. Solgun, hayattan bezmiş ve çok üzüntülü bir hali vardı. O’nu gitgeller içinde görmeye alışkın olduğumdan, kendimce teselli etmeye çalışıyordum. O’nu üzen şeyler konusunda bana hiçbir zaman tam anlamıyla dürüst olmamıştı, bu sefer de aynı durum söz konusuydu. Bir süre sonra telefonla konuşurken, ağzındaki baklayı çıkarttı. Yıllardır uzak olduğumuzu, bunun O’nu çok yaraladığını, beni çok özlediğini ama birbirimize ihtiyacımız olduğunda yan yana olamadığımızdan bahsetti. Bugüne kadar bu tarz konular konuşulduğunda, ne yapılması gerektiğini sorduğumda bana tam bir cevap veremiyordu. Ancak bu sefer ayrılmak istediğini kesin bir dille belirtti. Hem bekliyordum, hem şaşırmıştım. Korktuğum başıma gelmişti aslında. Bir gün beni bırakabileceğini düşünmüştüm, ancak bunu yapabilecek gücü kendinde bulacağını hiç sanmıyordum. Çünkü beni sevdiğini biliyordum. Yetmemişti, belki de çoktan tükenmiş olan sevgisi bu ilişkiyi devam ettirmeye yetmemişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder